Kaygı(anksiyete) günlük olaylarda herkesin yaşadığı bir duygudur. Kişi kendisini tehlikede hissettiğinde kaygı düzeyi artar. Ancak bu durum geçicidir. Sağlıklı olan kaygı çoğu zaman bizi yapmak istediğimiz işe motive eder, dikkatimizi toplamamızı sağlar ve harekete geçirir. Eğer bu kaygı kişide sürekliyse, kaygı yüzünden odaklanma sorunu yaşıyorsa gerginliğnden dolayı çevresi ile iletişim kuramıyorsa, her zaman en kötüye odaklıysa, her an tehlikeli bir durumla karşılaşabileceğini düşünüp günlük işerini yapamıyorsa kaygı normal düzeyini aşmış demektir.
Anksiyete bozukluğu yıllarca sürerse, kişide önemli bir işlev kaybına sebep olur. İleri ki dönemlerde hastalarda ikincil olarak depresyon da görülebilmektedir.
Anksiyete bozukluğunda bilişsel davranışçı ve farkındalığa dayalı terapi etkili olmaktadır. 5- 20 seans arasında bireylerin anksiyete düzeyleri azalma göstermektedir. .
Bilişsel- Davranışçı Terapi: Bireyin davranış ve düşüncelerini temel alarak bireyde kaygıyı tetikleyen mantık dışı, olumsuz düşünce kalıplarını tanımayı ve bunlarla baş etmeyi sağlar.
Farkındalığa Dayalı Terapi: Kişinin kaygılarıyla kendini güvenli hissettiği bir ortamda yüzleştirerek kaygılarınızın azalarak yok olmasını sağlar. Bu ortam kişiye gerçek ya da hayali bir şekilde tekrar tekrar yaşatılarak kendi kontrolünün sağlamasına yardımcı olur.